ANA KONU



@forzaGilles

Değerli Ali Hocam 

Siz detay konusunda cidden üstatlardansınız

Bu kadarına dikkat etmedim açıkçası. Ama şurası kesin çoktandır krom severlerin gözdelerinden olan kaliteli cam çıtası ihtiyacı da orijinal olandan karşılanmış olacak böylelikle.

Arka kapı ölçüleri de sanırım aynıdır. 

 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Dortlu sinyaller acikken sag ya da sola sinyal verince dortluler otomatik kapanip sadece o yonun sinyali yaniyor o yone donup yon sinyali kapandiktan sonra dortluler yanmaya devam ediyor.

 
Dortlu sinyaller acikken sag ya da sola sinyal verince dortluler otomatik kapanip sadece o yonun sinyali yaniyor o yone donup yon sinyali kapandiktan sonra dortluler yanmaya devam ediyor.
Bu sanırım alman mühendislerin düşündüğü birşey, zira 2007 polomuzda bile varken 2011 Focusta yok.  :000051-medium:

 
Yokuş yukarı yüksek devirde çıkarken Golf rampa çıktığınızı anlıyor ve vites yükselt önerisi vermiyor :)

 
Doğru Lastik Basınçlarının Önemi:

Lastik basınçlarının ne denli önemli olduğunu anlayabileceğimiz deneyimler standart kullanıcı olarak yaşamamız zor.

Hatırlarsanız Dunlopların kolay koptuğundan bahsettiğinde, limitleri  sonuna kadar zorlamasından ötürü sorun yaşamış olabileceğim akla gelebilir ve limitlerin yanına bile uğramayan benim gibi sakin kullanıcılara özgü bir sorun olamayacağını düşünüyorum demiştim.

Fakat büyük konuşmuşum....

Yalnızca ve yalnızca 30-40 km gibi oldukça düşük bir hızda yaşadığım önüme çıkan bir araçtan kaçmak mümkün olmadığından sert frenle durmaya çalıştığımda kıl payı atlattım bir kazayı...

34 psi basınç altında lastikler kamburlaşacak ve normal koşullar altıda her biri için avuç ayası genişliğinde zemine temas eden lastiklerin artık ancak yarısı kadar alana temas edebiliyorlar anlamına gelir.

Dolayısıyla, her kadar düşük hızlarda yapılsa da;  sert fren  veya tıpkı geyik testinde olduğu gibi düşük hızlarda kaçma manevrası yapmak zorunda kaldığımızda:

ABS ve ASR'nin gösterge ekranından size kumarahanelerdeki slot makinaları misali yanıp sönmesi havadan sudan bahanelerle yaşamımızı rest deyip ileri sürdüğümüz bir kumar oynadığımızı fark etmediysek;

  Aynı anda ayağınızın altında tatlı tatlı titreyen fren pedalının "yahu şu Alaman Hanslar ammada yapmışlar, hadi koltukları anladım ayaklara da mı masaj yapan pedal yapmışlar?"  diyerek sağ ayak masajı olduğunu düşünüyorsak...

Normali 29 olan ve tamamı zemine basan lastiklerin yere temas alanını neredeyse yarıya düşürüp adeta bisiklet kadar genişlikteki yer tasarruflu stepne ile yol aldığınızdan haberiniz yoksa....

Yerli yabancı ayrımcılık gözetmeden metallerin sevgiyle sımsıkı kucaklaştığını;

hatta cam ve plastiğin araya kaynak yapmak isteyince kabul görmediklerinde kalpleri gibi kırılıp döküldüklerini;

bu hüzne dayanamayan narin radyatörün hemen su koyuverip ortalığı gözyaşına benzer biçimde suya boğduğunu görerek

oradan geçmekte olan duygu yoksunu birileri kaza deyip geçerler,

umursamaz başkaları görünmez kaza diyerek görmezden gelebilirler;

fakat  bu şiddetli sevgiyi bilmemekten kaynaklanan cesaretin eseri sanan cahil kişiler "küllü cahilin cesurun" sözünün arkasına saklanabilirler.

Aslında olay havaya giren lastiklerin şişim şişim şişinirken başına gelen aşkın etkisiyle aklının başından, ayağının altından yerin kayması olarak özetlenebilir. 

Kısacası düşük hızlarda yoldan kopmalar görülürse sürücülerin  ilk olarak suçlamaya alışkın oldukları lastik markası veya cinsini suçlamayı bırakarak onları koşullara uygun olmayan zamanda ve yerde kullanan veya yanlış basınç uygulayarak çaresiz bırakan kendilerinde suç aramalılar.

Bu normal hızda olanlar... Ya yüksek hızlarda?

Aslında işin sırrı aerodinamikte...

Bu güne kadar hep yanlış bildiğimi bilmediğimden doğru bildiğimi bildiğim "uçağın havalanma prensibinin hep kanatların altından geçen havanın kanatları kaldırmasının; tam tersine uçağın kanatları hava tarafından alttan kaldırılmaz ve deyim yerindeyse üstten geçen hava ile vakumlanarak yukarı çekilmesi suretiyle olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şoku siz düşünün. İşte ona benzer bir durumdur bu...

Yüksek hızlarda aracın üzerindeki hava direncinden oluşan sürtünme, hızın karesiyle doğru orantılı olarak artmakta... işte bu  Cw veya Cd denilen sürtünme katsayısı aracın sürtünmeye maruz kaldığı yüzeyle, sahip olduğu hızla daima bağıntılıdır. Bu durumda 40 kilometreyi aşan tüm hızlarda ama özellikle yüksek hızlarda aracın üzerinde oluşan basınç değerlerinin değişmesine bağlı olarak girdap/türbülans aracın üzerinde (tamamen rüzgarsız bir havada) saatte 200 km hızda 80 kg'a eşit bir etkiye sahip olur. Artan rüzgar hızına bağlı olarak bu güç tıpkı yarış araçlarında gördüğümüz örneklerde olduğu gibi bin kilogramı aşan bir aracın tekerleklerini yerden keserek havada takla atmasına yol açabilecek denli güçlü olabilir.

Karoserin üzerinde oluşan vakum etkisiyle aracın yerle tek bağı olan lastiklerini yerden kesmeye çalışan bu güle güç birliği yapan bir başka etki daha var..

Bu güç, mühendislik camiasında, yine bu elit kimselerin jargonunda Bernoulli etkisi olarak adlandırılan ve aracın altından geçen ve geçerken türbülans nedeniyle sıkışan havanın altından geçtiği aracı alttan yukarı doğru aracı kaldırma etkisidir. 

Dolayısıyla; sizlere ecnebilerin uplift veya lift dedikleri downforce'un ikiz ve düşman kardeşini takdim etmiş, tanıştırmış oldum.

Yüksek hızda havalara giren araç, direksiyonun hafiflemesiyle de hissedilen ve lastik izlerinde de açıkça görülebilen göreceli bir hafifliğe kavuşmakta...

Elbette bu alttaki araç ve onun gibi doğal yapıları aerodinamik olanlar müstesna...

Mühendisler bu sorunu aracın ağırlık merkezini düşürerek ve altından geçen havayı azaltarak, yani basıklaştırarak...

aracın alt kısmında türbülans oluşturacak çıkıntıları gizlemek suretiyle pürüzsüzleştirerek,

Aracın ağırlığını arttırmadan aracın tasarımını yüksek hızlarda downforce oluşturacak şekilde yapmak ve aynı zamanda bu etkiyi arttıracak yalnızca aerodinamik parçalar ekleyerek.

Otomotiv teknolojilerinin zirvesi olan F1 araçları ile üzerindeki aerodinamik parçalar aracın maksimum hızda kendi ağırlığının 2.5 katı ağırlığa maruz kaldığını söylüyorlar. Aslında lastik genişliğinin arttırılmasının nedenlerinden biri de işte bu downforce etkisinin yarattığı ağırlığa lastiklerin birim alana düşen ağırlığı belli bir noktadan sonra taşıyamayacağı için alanı arttırmak zorunda kalmak olarak açıklamak mümkün...

Dolayısıyla sonuç olarak lastik basınçlarının lastiğe doğrudan etkilerini içeren şu aşağıdaki illüstrasyonları da dikkate alarak şunları söyleyebiliriz.

Yüksek hızlarda ve yüklerde;

*Başlangıçta Düşük basınç uygulanmış lastikler olduğundan iki yandaki sırtı üzerinde ilerleyen lastiklerin, yüksek hızda havanın karoser ve diğer aerodinamik parçaların etkisiyle, ağırlığı göreceli olarak artan aracın lastiklerine binen yükün etkisiyle orta kısımda sırtlara doğru olan kısımlarda da temasını yitirmesi söz konusu. Dolayısıyla yol tutuş ve fren kabiliyeti önemli oranda azalacaktır. Üstüne, normalde sürtünmeye uygun olmayan kısımları temas ettiğinden hızla ısınacak ve yüksek hızlarda parçalanmalarla karşılaşılabilecektir.

* Başlangıçta Yüksek basınç uygulanmış lastikler ise daha önce yüksek basınç nedeniyle yalnızca ortadaki kamburlaşan kısmı temas ederken artık lastik yüzeyinin tamamının teması mümkün olur. Dolayısıyla depo kapağında bize uçuk görünen basınçlar normaldir.

* Başlangıçta normal basınç uygulanmış lastikler lastikler, yüksek hızda ve yüklerde, maruz kaldıkları basınç nedeniyle tıpkı eksik basınç altındaki lastikler gibi içe doğru kamburlaşarak iki yanındaki sırtı üzerinde yola temas edecektir. Isınma ve yıpranma nedeniyle uzun süreli kullanımda yüksek hızda parçalanmalarla karşılaşmak olası.

Sonuç olarak; depo kapağındaki bilgiler elbette sorgulanmaya açıklar ama uzun yıllar süren test deneme ve tecrübenin sonucu olduğunu akıldan çıkarmamalı.

Şehir içi kullanımı esnasında limitlerin çok altında kullanım söz konusu olduğu için; elbette standart kullanıcı/sürücü profiline sahip olanlar için kılavuzda ve aracın üzerindeki bilgilendirmeler geçerli ve uygulanması gereklidir.

Fakat bizlerin çoook yabancı olduğumuz aracımızın limitlerini güle oynaya gele geçe normal kullanım sınırları içerisine dahil etmiş olan kaşifler için...

100 km hızdan sonra tünel etkisiyle sadece önüne ve gittikçe daha uzağa bakmaya zorlanan, pür dikkat nefesi kesilerek araç süren benim gibilerden farklı olarak

Kilometre göstergesindeki 0'dan başlayan ve 70 km'ye kadar olan kısmı lüzumsuz olarak gördüğünden görmezden gelen ve bu nedenle 100 km'de 30 km hızda ilerler gibi hareket edenler için değildir sözlerim..

Yani; Bahsini ettiğim kişilerden başı çeken Emir Hocam, Murat Hocam gibi müstesna ve kendisine sürücü demektense pilot ünvanını hak eden dostlarımız tüm bu sözlerden müstesnadırlar ve üstlerine zinhar alınmasınlar...

Ayrıca kendilerine 15.000 km'de nasıl lastik bitirilir?, daha 5 bindeki lastik nasıl yüksek hızda kullanılarak lime lime edilir tarzı dersler de verebilecek üstadlardır ve

kendilerine şu pilotluğun göstergesi, alametifarikası anahtarlıklar da kendilerine takdimimdir.

Ancak ileri düzey kullanıcılara değildir bu sözlerim; çünkü onlar kendilerince yük, hız, hava,yol ve kendilerine özgü kullanım kriterlerine uygun olarak esnetebilirler bu kuralları..

NOT(LAR):

Bu alttakiler bunca ayrıntıyla yetinmeyip kendilerine daha da ayrıntılar arasında eziyet çekmek isteyen  meraklı forumdaşlarım için link vermeyip "Allah kurtarsın" diyorum...

En alttaki scottish fold cinsi kedi de konumuzla ilgili değil ama reyting toplasın diye

Aracı teslim alırken lastikler neden hep yüksek basınçlı olur

raçlar bir ay sürecek transport aşamasında zamanla hava kaybede kaybede yerle bir olacaklardır.

Lastiklerin yanak formu bozulacaktır bu durumda ve inik gibi gözükecektir normal hava basılsa da...

Ayrıca orta ve düşük basınçlı lastik daha fazla salınım demektir ki bu durumda transport aşamasında salınımın ritmik/harmonik olması durumunda aracın zarar görmesiyle sonuçlanabilecek bir durumu yüksek hava basıncı ile bertaraf edilebileceği anlamına gelir.

Dolayısıyla Lastiklerin maksimum basınç sınırı olan 60 Psi'lara kadar şişirilen lastikler yolculuğu sona erdikten sonra son ana kadar bu basınçta tutulur.

Teslimat aşamasında aracın en çok gözden kaçan kısmı nedense lastik basınçlarıdır.

Bir iki kez sorarsınız Kontrol ettik derler. ama ilk lastikçi veya benzinlikte kontrol edince yine yüksek çıkar....

Buradaki hatırlatmam odur.

Lastik hava basınçları yük/yolcu ile yol ve hız durumuna göre olması gereken değerlere getirilip medya ekranından set edilmelidir.

 


Golf 6 deyince elimde olmadan aklıma şu daha önce incelediğim İlan gelir

Değerli Hocam;

Kısaca bu araç (son sahibi siz olacaksanız) tam size göre...

Bundan sonraki kısmı ayrıntı ve sıkılıyorsanız bundan sonrası okumanıza gerçekten gerek  yok.

Aracın ilan başlığına dikkat: "golf 6 temiz" sonra da açıklaması kısmına dikkat...

Şöyle yazıyor burada:

  "aracımız 2012 model 1.4 tsi 122 beygir golf 6,opsiyon olarak 11 adet hava yastığı,geri park sansürü, 6 ileri manuel vites,ve lpg uyumludur, aracımızın kasko bedeli yaklaşık 48,700          lira civarıdır, ve aracımızda  fiyatı yazmamakla beraber bir adet çamurluktan dolayı hasar kaydı ver,ama kesinlikle pert veya ağır hasar kaydı değildir.,aracımız krediye uygundur, alıcısına kazasız belasız binmesi dileğiyle.NOT. ARACIN SOL ÖN ÇAMURLUĞU DEĞİŞİKTİR,AMA KESİNLİKLE DARBE YOKTUR, TAVAN ARKA BAGAJ KAPAGI,VE İKİ TANE KApı harici boya bulunmaktadır, boya takıntısı olanların aramaması rica olunur,48 bin,50 bin liraya boyasız olanları var onlara bakmaları rica olunur,"

İlanda zorlanmanıza gerek olmadan tespit edebileceğiniz tutarsızlıklar çok fazla...

İlk olarak;

ilan yeri Denizli denirken araç İstanbul plakalı ve iş telefonu olarak da Anadolu yakası gösterilmiş..

Sonra;

kendisinin iki katı kilometre yapmış aynı model yılına sahip muadillerinin 42.500 lira olduğunu varsayarak babasının vefat etmiş olduğunu ve şahsın ölen babasının ruhunu şad etmek için aracını 5 bin liraya ucuza verdiğini veya sahibinin kendini Budizme verdiğini ve malını mülkünü satıp yoksullara dağıttıktan sonra inzivaya çekileceğini düşünmeye sevk etmiştir...

Uzun lafın ve latifenin içindeki ciddi kısmı ; piyasasının çok altında araçlardan dinlenmek için mola vermeksizin kaçmalıdır...

Daha sonra;

İlanda ilk önce sadece 1 çamurlukta hasar vardı derken sonra hasar demek ki tamir olamayacak kadar fazlaydı dedirtecek tarzda çamurluk değişti diyor...

Daha daha sonra;

Aslında boyalı kısımlar arasında  tavan da vardı, bagaj kapağı sonra da eh bari ikisini birden söyleyeyim.. iki kapı vardı diyor...

İşte burada donanımları arasında: Hani şu Jason Statham'ın başrolünü oynadığını sandığı fakat aslında yalnızca başrolde olduğuna inandığım Audi A8'den rol çaldığı "Taşıyıcı/Trasporter" filmindeki gibi takla, burgu, çift salto  ve parendeler atabilme yeteneğine ve donanımına sahip olduğunu yazmayı unutmuşlar... 

O halde bu alelade bir araç olmayıp film artisti olduğundan diğer amiyane arabalar gibi bildiğiniz takla atarak basbayağı bir hasar alamaz....

olsa olsa buna film setinde yaşanan bir aksilik

veya

sanayi civarından geçerken 15 dakikalığına bir arkadaşına ziyarete gittiğinde işgüzar bir oto kaporta boyacısının "Öfff ne güzel bi şey bu yaaa.. ben boyarım bunu aaabi" diyerek şeytana uyup el çabukluğu ile boyaması

veya

hali hazırda kendisi bir film artisti olduğuna göre makyözünün kurbanı olmuş pekala diyebiliriz...

Daha daha daha sonra;

Darbe olmadan nasıl hasar alır? ya da darbesiz nasıl ve neden parça değişimi olur benim böyle şeylere aklım yetmiyor....

Ama şu kadarını ön görebilirim:

Darbesiz parça değiştiren kişinin sözlerini doğru kabul edersek daha feci bir sonuca vardım...

Darbesiz çamurluk değişimi yaptıran kişilerin ipiyle kuyuya inilmeyeceğinden kendilerinin eserikli bir yapıda;

içmeden sarhoş kafayla ve her görenin kafası güzelmiş kullandığı her neyse bir dal da bize verin diyeceği bir ortamda yaşadığı;

arabasını almaya gittiğinizde size; "ben aslında ilana değişmeyen parçaları yazdımdı..." der

ve hatta size bu arabanın tamamen tıpkısının aynısının inci mavisini boyatıp verebilir" tamamını boyattım sen sıkıntı etme diye..." dahi diyebilir de,

görmeye geldiğiniz için sizden yüz görümlüğü iki çeyrek altın isteyebilir

ya da sizi arabadan anlamamakla itham edip size fırça atabilir,

hatta dahasını söyleyip sizi cinayete teşvik edebilir diye uzak durmanızı tavsiye ederim...

Daha daha daha daha sonra;

Aracın ilan başlığında yazan Temiz sözünü işitip sonra açıklamalara baktıktan sonra; " temizi buysa olmayanından cemil cümlemizi Allah korusun" dileklerimi kabul edin...

Daha daha daha daha daha sonra;

Satıcı bu "Golf 6 temiz" nasıl diyebiliyor?... Boyaya takılmayın... takılıyorsanız aramayın... Peki biz genelde sıradan insanlar olarak temiz tabirini kazaya karışmamış, kaporta ve boyası işlem görmemiş olan olarak kavrarız. Ama şimdi anladım... Orada bir parola veya bir işaret vardır... Bu golf 6'nın sahibi olacak kişide aranan niteliktir.... Yani ki kontrole değil de, piyasanın 5 bin lira altında satarak üçe beşe bakmayan dünyada hala iyi yürekli insanlar olduğunu kanıtlayan böylesi yüce gönüllü bir zatı tanımaya giden kişi vardığında...

Yanında götürdüğü hinlik peşindeki kişilerce aracın kapıda yazanla motor kısmında yazan şasi numaralarının farklı olduğunu söylediğinde kabul etmeyecek, böylesi bir kötülüğü satıcıya konduramayacağından, satıcının "aracın iki farklı şasi numarasından ötürü kimlik bunalımına girdiğini ve halen psikoloğa gittiğini... fotoğraftaki kaputun altındaki motorun sağından solundan damlayan yağları kendisinin içli, duygusal, içe dönük bir yapıda olduğundan zaman zaman gizli gizli döktüğü gözyaşları olduğunu söyleyerek "lütfen zaten yeterince üzülüyorum kendisinin yanında böyle şeyler konuşup daha fazla kendisini üzmeyelim diyerek aracın yanından sizi uzaklaştırdığını görür gibiyim...

Belki de;

farklı şasi numaralarını tespit ettiğinizde satıcı size "şşşştt" diye sessiz olmanız için uyaracak sonra aracın başından uzaklaştıracak ve aracın cinsiyet değiştirme operasyonu geçirdiğini göz yaşları içerisinde size mahçup bir ifadeyle anlatırken "kendisinin onuru ve gururuyla oynamayalım daha fazla orasına burasına bakıp rencide etmeyelim" diyerek aracı uzaktan gördüğünüz kadarıyla almanız için duygusal baskı kuracaktır size...

Dolayısıyla Golf 6'dan sonraki temiz onu alacak olan kişide olması gereken kalp temizliğini işaret etmektedir. Rengindeki beyazdan önceki " Saf " ile ilgili yorumu naiflik olarak olumsuz anlamıyla anlayanlaradır sözüm: O bir kere Golf 7'deki beyazın niteleme sıfatıdır diyerek bu yöndeki yorumları art niyetli buluyor ama "şeker beyazı"  rengindeki şekeri eline elma şekeri tutuşturulmak suretiyle kandırılan alıcıya benzeten  hin okurlarımızı "Allah'a havale ediyorum"

Daha daha daha daha daha daha sonra;

Golf VI'ların hepsinde

1- Sürücü, 2- Yolcu,3-Sürücü perde, 4- Sürücü (koltuk yanındaki) yan, 5- Yolcu (koltuk yanındaki) yan, 6- Yolcu perde, 7- Sürücü diz hava yastığı standartken ve opsiyonel olarak alınamazken nasıl oluyor da bu araçta 11 tane hava yastığı var derseniz... (fotoğrafı  en sonda)

Satıcı ansızın göz yaşlarına boğularak gelin gelin şöööyle uzakta anlatayım size.... der ve utana sıkıla

" Bizim bu kerata var ya... Bir gün evden kaçmış ben ünlü olacağım diye... o yolun yolcusu olmuş ve gittiği yolllar hep kötüymüş... Sonra eee kötü yola düşenin dostu kendine göre olur misali 'gel seni ünlü yapalım' diyenlerin ardına takılıp  sanayideki bir dükkana götürmüşler veee.....

söylemeye dilim varmıyor ama her yanına botoks, silikon misali hava yastığı takmışlar...

Kendisi aslında bir Golf 6 ama şimdi Golf 7'de bile bulunmayan isteseniz de opsiyonel olarak alamayacağınız özelliklere sahip olduğundan; kendisi sınıf atlayıp şu paparazzi programlarında çıkan arabalardan sanıyo... biz de bozuntuya vermiyoz Şu önünde şeytan çatalı olan arabalara(maserati) benzetemek üç tane ucu var diye "VI"diyoz..."

diyerek açıklama yaparsa inanmayın o üstüne golf 6 kasası bindirilmiş bir golf 5 dahi olabilir...

Dahalar uzar gider ama daha fazla sıkmamak için okuyanları son olarak:

Şimdi aracın yaşı müsait olsa iki dünya savaşı ve bir iç savaş atlatmış diyeceğim ama değil...

Sahibinin yazdıklarından sonra başınıza daha ne gelebilir ki? demekten kendimi alamıyorum...

Ama içimdeki hınzır sesleniyor içten içe fısıldayarak : Büyük tufaaaan 

l7p69k.jpg


 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Arkadaslar arabamin sol dikiz aynasinin ayna kismini sokup calmislar... Tek satilan bir bolum mudur o ayna kismi? Fiyatini bilen var mi yarin soracagim servise... Umarim kameradan belli olur kimin yaptigi cunku cidden yakalatmak istiyorum her kim yaptiysa...

 
Wolfsburg dedi:
Geçmiş olsum hocam benimde balkondaki duvara gömülü çamaşır demirini çaldılar [emoji4] (İsteseler verirdim halbuki)Hiç boşuna uğraşmayın derim bende bizim yöneticiye sordum benden önceki birinin arabasının jantında ki logolarını çalmışlar sonra polis  gelmiş (olayıda birinin çocuğu yapmış)  olay büyümüş sizin anlayacağınız.

Zaten hiç kimse 20 km öteden bir şey çalmaz civardan biridir.
Sagolun hocam, arabalarimin basina gelen ilk sey degil bu daha once de benzer seyler olmustu artik uzulmuyorum ama boyle seyleri yapanlar bazi cezalara da katlanmalilar. Ins kamerada belli olur yuzleri yarin goruntulere bakacagim. Isterse yan komsum olsun avukata veririm ben hic usenmem o konularda :)

Ins pahali bir parca degildir gereksiz yere baskasinin parasini oduyor gibi hissediyor insan.

 
Sagolun hocam, arabalarimin basina gelen ilk sey degil bu daha once de benzer seyler olmustu artik uzulmuyorum ama boyle seyleri yapanlar bazi cezalara da katlanmalilar. Ins kamerada belli olur yuzleri yarin goruntulere bakacagim. Isterse yan komsum olsun avukata veririm ben hic usenmem o konularda :)

Ins pahali bir parca degildir gereksiz yere baskasinin parasini oduyor gibi hissediyor insan.
Umarım kameralarda çıkar da nasıl yaparken keyif alıyorlarsa, cezai yaptırım sonucunda da keyif almalarını sağlamak lazım dimi.. Aman ufak çocuktur yapmış bi cahillik falan düşünmemek lazım çünkü esas yaptığı şeyin kötü bişey olduğunun farkına varmazsa (bu babasının kızırak iki kötü söz söylemesiyle her zaman olmuyor malesef)., ileride nasıl olsa yaptım bişey olmadı dyerek daha ciddi şeyler yapmaya başlıcak.. Nasıl bir mantıktır arkadaş sen git elalemin arabasının aynasını çal >:

Normalde ayna içi ve dışı ayrı olrak satılır., yarın servise bir sorun umarım sökerken (nasıl söktü o okadar çukurda olan bir aynayı ayrı konu neyse) ısıtma sistemine, sokete yada başka bişeye zarar vermemiştir., geçmiş olsun dostum..

 
Wolfsburg dedi:
@Golf2013O zaman Allah korusun , arabanıza kasıtlı olarak  zarar verebilirler.Zaten kapalı garaj/müstakil ev olmayana kadar bu böyle ne yazık ki...

Şu an ayna dışı duruyor ama aynanın iç rezidans vs. olan kısmı mı yok  ?
Aynen hocam suan aynanin ayna kismi yok bi tane de kablo gorunuyor orda heralde isitma fln icin olan kablo. Ben de pek anlamam ilk kez gordum.

 
Umarım kameralarda çıkar da nasıl yaparken keyif alıyorlarsa, cezai yaptırım sonucunda da keyif almalarını sağlamak lazım dimi.. Aman ufak çocuktur yapmış bi cahillik falan düşünmemek lazım çünkü esas yaptığı şeyin kötü bişey olduğunun farkına varmazsa (bu babasının kızırak iki kötü söz söylemesiyle her zaman olmuyor malesef)., ileride nasıl olsa yaptım bişey olmadı dyerek daha ciddi şeyler yapmaya başlıcak.. Nasıl bir mantıktır arkadaş sen git elalemin arabasının aynasını çal >:Normalde ayna içi ve dışı ayrı olrak satılır., yarın servise bir sorun umarım sökerken (nasıl söktü o okadar çukurda olan bir aynayı ayrı konu neyse) ısıtma sistemine, sokete yada başka bişeye zarar vermemiştir., geçmiş olsun dostum..
Sagolun hocam, ben de cocuk da olsa kameraya cikarsa pesini birakmam ama genelde anlasilan bir goruntu olmuyor ya da polis bulamiyor.

Bugun servise soracagim sadece ayna kismi lazim gibi bana, ucuk bir rakam degilse alirim:)

 

@Golf2013

Değerli Hocam 

Geçmiş olsun 

Bildiğim kadarıyla tüm ayna mekanizması aynadan ayrıca satılıyor.

 

Geri
Üst Alt