eskilerde Trollere ithafen yazılmış satırlar


silvershadow

Emekli
Katılım
6 May 2015
Mesajlar
8,996
Tepkime puanı
1,332
İsim
Murat İNCİ
El emeği göz nuru, bir güzel kare için yüzlerce kilometre kat eden(ama bunu kimselere söylemeyen)
ve kendi fotoğraflarını paylaşırken dahi ismnin anılmasını istemeyecek kadar yüce gönüllü bir dost edindim burada...
Tıpkı seçtiği nickin ne denli değerli olduğunu dahi gizlemesi gibi 
değerli şeylerin gizli bir yumağı gibidir 
ve nickindeki küçük harflerden oluşması gibi alçak gönüllü bir dosta ithafen yazıyorum. 
Hiç kimsenin ilgisini çekmeyebilir.. hatta kızdırabilir yazdıklarım burası edebiyat parçalama forumu değil diye....
Fakat bir troll'ün çözümlemesi denemesi olacağından hem herkes hem de hiç kimseyedir yazdıklarım.
Bundan sonrası spoiler olacaktır dolayısıyla....

Bahsini ettiğim dile getirilebilen bir şey değildir kolay kolay;
Aradığım, dile geldiğinde büyüyü bozan kaybolan  sihirli bir sözcük değildir.... Büyücülerinki gibi
dudaklarınızdan döküldüğünde ansızın birşeyleri gerçekleştiren, olduran...
Söz gelimi insan "ben alçak gönüllüyüm" dediğindeki gibi kendini yanlışlayan, oksimoron bir cümlecik; aslında tersinin varlığını tanıtlayan, açığa vuran gösteren bir şey..... 
Pek azımız bu sanal alemde kendi ismiyle, cismiyle vardır.
Burası maskeli bir balodur. 
Pek çoğu kendisi değildir ve olmak da istememektedir. 
Tersi durumda maskeli balo maskeli balo olmayacak, balo olacaktır sadece....
belki de balo bile olmayacak denli tadsız tussuzlaşacaktır.
Yaşam bir gizdir aslen 
ve bu yüzden gizemli şeyleri sever insan, yaşamayı sevdiğinden;
Çünkü sevilen şeye içselleşmiş, sevilenin içerdiği herşeyi sevmek sevginin doğasının gerekliliğidir.
Yaşam bir gizdir aslen 
ve orada pek az şey göründüğü gibi,hemen herşey göründüğü gibi değildir.
Zahir ve batın gibi;
Aynaya baktığımızda gördüğümüz şey kendimiz değil, kendimizin yansımasıdır.
Aynaya baktığımızda gördüğümüz zahirdir; görünene kaynaklık eden gerçek ise bizim bedenimiz.
Görüneni gerçek saysak;
Peki ya insan göründüğü gibi midir?
mükemmel forma sahip bir bedene sahipsek bu bizim de mükemmelliğimize mi delalet eder?
Fakaaat;
olmasını istediğimiz, olmayı istediğimiz 
olmadığımız ya da olamadığımız,
Olmayı istemeyip olduğumuz,
olmamayı isteyip olduğumuz,
olmayı isteyip isteğimize mekanın, zamanın, azmimizin, sabrımızın, ya aklımızın ya da bedenimizin imkan vermediği 
ancak yine de gönlün ferman dinlemeyip bildiğini kendi kendine okuduğu bir manzumedir hayat....
daima,
pişmanlıklar,
yazıklanmalar,
umursamazdan gelmeler ama içten içe kahrından ölmeler,
takılıp kalmalar,
eksiklenmeler,
en değersiz şeyleri dahi olsa hayatınızın merkezine yerleştirmeler 
yer etmiştir sinmiştir ilk bakışta gözle görülmeyen satır aralarında yazar okumayı bilene....
hayat sunduklarıyla insanın ne denli doyumsuz bir canlı olduğunu da;
insanın sahip olduğu egonun onu hayatta tutması gerekirken ona hayatı zindan ettiğini
ve en nihayetinde nefsinin son tattığı şey olan ölüm onu gelip bulana kadar ne olduğunu bilmediği bir şeyi aradığını da...
Burada insanları tahrik eden, kızdıran, hakaret eden ve ettiren trollerin;
gerçek hayatta varlıklarını gösteremeyecek, herkesin önüne çıkmayacak denli yaralı 
ve ezilip un ufak edilmiş insanın omurgası egolarının onları ayakta tutamadığından dik duramadıkları
onur, saygı, sevgi ve diğer kutsal değerleri uzaktan izleyerek sadece insanların verdikleri tepkileri taklit eden fakat en küçük bir değer veya duygu kırıntısı barındırmayacak denli paramparça bir ruha sahip olduklarını 
Bizleri kutsallarımızla alay ederek ya da hiçe saymakla tahrik ederek
sahip olmadıkları değerlerin değersizliğine kendilerini inandırmaya çalışmalarını izledim.
Kimliklerinin gerçekte sindirilmiş, baskı altında ve hayalindeki kimliği yaşamaya asla yaklaşamamış, mutsuz  kişiler olduğunu düşünüyorum 
ve üzülüyorum onlar için sadece, onların istediklerini yerine getirerek tatmin hissi yaratmamak için değil, gerçekten de kızmıyorum onlara.
Hayatta   istedikleri etkiyi burada yaratmış oldukları sanrısını güçlendirmek için beni araç olarak kullanamaz 
ve 
kendisine kızılacak kadar bile değer vermemeli ki gerçekten değerli olanlara saygısızlık olmasın.
İçine doğduğumuz gerçek  dünyada gerçekliğin yükünü taşımak zorundaysak bile, burada istediğimizi hem de sadece muhayyilemizin bizi sınırladığı yere kadar irademizi gerçekleştirmek, gerçeğe dönüştürmek özgürlüğüne sahip olduğumuzu ifade etmesek de biliriz.
Gerçek dünyadan kaçıştır sanal dünyaya doğru ama kaçarken yanında öte dünyadaki pek çok yükü yanımızda getirmektir bu yalan dünyada istemeden de olsa....
Çünkü biz nereye gidersek gidelim, nereye kaçarsak kaçalım atımızın terkesine ya da sırtımızdaki çıkına bize sezdirmeden giren bir yılandır korkularımız,yani celladımızı sırtımızda taşırız gittiğimiz yere.
Amerikan çizgi filmleri ya da filmlerindeki kahramanlara bakın....
Pek çoğu yapayalnızdır...
yalnız olmayanlar da tanınmaktan ölesiye korkmaktadır.
İnsan ağzının tadıyla kahraman bile olamaz bu dünyada
kendi ismi ve cismini kullanmayışın altındaki ilk neden kendisine bu dünyada yapıp etmelerine kin veya nefret duyanların kahramana yöneltemeyecekleri şiddeti dünyalı/dünyevi yakınlarına yansıtmalarıdır. 
Kahramanlık yapıp etmelerinin sonuçlarından korkmaktır ve malum dizideki motto "sonunu düşünen kahraman olamaz" zinhar hatalıdır.
Sonunu düşünmeyenler cahiller ve sonunu akledemeyecek, ali baliğ olmayanlar ya da ihtiyar olmayanlardır.
Sonunu düşünenler bu dünyada ( sanal )kahramanlara değil (gerçek)insanlara dönüşürler...
yabancı dil bilmek de;
kendi dili dahil bu dilleri güzel konuşanilmek de;
İyi okullarda okumak da;
güzel bir hayat arkadaşına;
İyi geliri olan bir işe;
Güzel lüks bir araca/araçlara;
çok ama  çok paraya
sahip olmak bizi daha iyi insan yapmayacaktır.
Yukarıda sayılanların hepsi biz hiç bir ekstra gayret göstermeden sahip olduğumuz, olabileceğimiz şeyler olabilir.
Oysaki değerler ve idealler öyle değildir.
Neyin uğruna yaşadığınızdır;
hangi değer ve ilkelerle renkledirdiğinizdir hayatınızı...
Ötekini berikini horlayıp aşağılayarak, hakaret ederek daha değerli olunamayacaktır muhtemelen;
değerli olanı paylaştıkça daha da artacaktır sahip olduklarınız ve paylaştıklarınızın kendisi.
Seçtiğiniz nick/mahlas sizin olmak istediğinizdir.(buna ben de dahilim)
 

 
El emeği göz nuru, bir güzel kare için yüzlerce kilometre kat eden(ama bunu kimselere söylemeyen)
ve kendi fotoğraflarını paylaşırken dahi ismnin anılmasını istemeyecek kadar yüce gönüllü bir dost edindim burada...
Tıpkı seçtiği nickin ne denli değerli olduğunu dahi gizlemesi gibi
değerli şeylerin gizli bir yumağı gibidir
ve nickindeki küçük harflerden oluşması gibi alçak gönüllü bir dosta ithafen yazıyorum.
Hiç kimsenin ilgisini çekmeyebilir.. hatta kızdırabilir yazdıklarım burası edebiyat parçalama forumu değil diye....
Fakat bir troll'ün çözümlemesi denemesi olacağından hem herkes hem de hiç kimseyedir yazdıklarım.
Bundan sonrası spoiler olacaktır dolayısıyla....

Bahsini ettiğim dile getirilebilen bir şey değildir kolay kolay;
Aradığım, dile geldiğinde büyüyü bozan kaybolan sihirli bir sözcük değildir.... Büyücülerinki gibi
dudaklarınızdan döküldüğünde ansızın birşeyleri gerçekleştiren, olduran...
Söz gelimi insan "ben alçak gönüllüyüm" dediğindeki gibi kendini yanlışlayan, oksimoron bir cümlecik; aslında tersinin varlığını tanıtlayan, açığa vuran gösteren bir şey.....
Pek azımız bu sanal alemde kendi ismiyle, cismiyle vardır.
Burası maskeli bir balodur.
Pek çoğu kendisi değildir ve olmak da istememektedir.
Tersi durumda maskeli balo maskeli balo olmayacak, balo olacaktır sadece....
belki de balo bile olmayacak denli tadsız tussuzlaşacaktır.
Yaşam bir gizdir aslen
ve bu yüzden gizemli şeyleri sever insan, yaşamayı sevdiğinden;
Çünkü sevilen şeye içselleşmiş, sevilenin içerdiği herşeyi sevmek sevginin doğasının gerekliliğidir.
Yaşam bir gizdir aslen
ve orada pek az şey göründüğü gibi,hemen herşey göründüğü gibi değildir.
Zahir ve batın gibi;
Aynaya baktığımızda gördüğümüz şey kendimiz değil, kendimizin yansımasıdır.
Aynaya baktığımızda gördüğümüz zahirdir; görünene kaynaklık eden gerçek ise bizim bedenimiz.
Görüneni gerçek saysak;
Peki ya insan göründüğü gibi midir?
mükemmel forma sahip bir bedene sahipsek bu bizim de mükemmelliğimize mi delalet eder?
Fakaaat;
olmasını istediğimiz, olmayı istediğimiz
olmadığımız ya da olamadığımız,
Olmayı istemeyip olduğumuz,
olmamayı isteyip olduğumuz,
olmayı isteyip isteğimize mekanın, zamanın, azmimizin, sabrımızın, ya aklımızın ya da bedenimizin imkan vermediği
ancak yine de gönlün ferman dinlemeyip bildiğini kendi kendine okuduğu bir manzumedir hayat....
daima,
pişmanlıklar,
yazıklanmalar,
umursamazdan gelmeler ama içten içe kahrından ölmeler,
takılıp kalmalar,
eksiklenmeler,
en değersiz şeyleri dahi olsa hayatınızın merkezine yerleştirmeler
yer etmiştir sinmiştir ilk bakışta gözle görülmeyen satır aralarında yazar okumayı bilene....
hayat sunduklarıyla insanın ne denli doyumsuz bir canlı olduğunu da;
insanın sahip olduğu egonun onu hayatta tutması gerekirken ona hayatı zindan ettiğini
ve en nihayetinde nefsinin son tattığı şey olan ölüm onu gelip bulana kadar ne olduğunu bilmediği bir şeyi aradığını da...
Burada insanları tahrik eden, kızdıran, hakaret eden ve ettiren trollerin;
gerçek hayatta varlıklarını gösteremeyecek, herkesin önüne çıkmayacak denli yaralı
ve ezilip un ufak edilmiş insanın omurgası egolarının onları ayakta tutamadığından dik duramadıkları
onur, saygı, sevgi ve diğer kutsal değerleri uzaktan izleyerek sadece insanların verdikleri tepkileri taklit eden fakat en küçük bir değer veya duygu kırıntısı barındırmayacak denli paramparça bir ruha sahip olduklarını
Bizleri kutsallarımızla alay ederek ya da hiçe saymakla tahrik ederek
sahip olmadıkları değerlerin değersizliğine kendilerini inandırmaya çalışmalarını izledim.
Kimliklerinin gerçekte sindirilmiş, baskı altında ve hayalindeki kimliği yaşamaya asla yaklaşamamış, mutsuz kişiler olduğunu düşünüyorum
ve üzülüyorum onlar için sadece, onların istediklerini yerine getirerek tatmin hissi yaratmamak için değil, gerçekten de kızmıyorum onlara.
Hayatta istedikleri etkiyi burada yaratmış oldukları sanrısını güçlendirmek için beni araç olarak kullanamaz
ve
kendisine kızılacak kadar bile değer vermemeli ki gerçekten değerli olanlara saygısızlık olmasın.
İçine doğduğumuz gerçek dünyada gerçekliğin yükünü taşımak zorundaysak bile, burada istediğimizi hem de sadece muhayyilemizin bizi sınırladığı yere kadar irademizi gerçekleştirmek, gerçeğe dönüştürmek özgürlüğüne sahip olduğumuzu ifade etmesek de biliriz.
Gerçek dünyadan kaçıştır sanal dünyaya doğru ama kaçarken yanında öte dünyadaki pek çok yükü yanımızda getirmektir bu yalan dünyada istemeden de olsa....
Çünkü biz nereye gidersek gidelim, nereye kaçarsak kaçalım atımızın terkesine ya da sırtımızdaki çıkına bize sezdirmeden giren bir yılandır korkularımız,yani celladımızı sırtımızda taşırız gittiğimiz yere.
Amerikan çizgi filmleri ya da filmlerindeki kahramanlara bakın....
Pek çoğu yapayalnızdır...
yalnız olmayanlar da tanınmaktan ölesiye korkmaktadır.
İnsan ağzının tadıyla kahraman bile olamaz bu dünyada
kendi ismi ve cismini kullanmayışın altındaki ilk neden kendisine bu dünyada yapıp etmelerine kin veya nefret duyanların kahramana yöneltemeyecekleri şiddeti dünyalı/dünyevi yakınlarına yansıtmalarıdır.
Kahramanlık yapıp etmelerinin sonuçlarından korkmaktır ve malum dizideki motto "sonunu düşünen kahraman olamaz" zinhar hatalıdır.
Sonunu düşünmeyenler cahiller ve sonunu akledemeyecek, ali baliğ olmayanlar ya da ihtiyar olmayanlardır.
Sonunu düşünenler bu dünyada ( sanal )kahramanlara değil (gerçek)insanlara dönüşürler...
yabancı dil bilmek de;
kendi dili dahil bu dilleri güzel konuşanilmek de;
İyi okullarda okumak da;
güzel bir hayat arkadaşına;
İyi geliri olan bir işe;
Güzel lüks bir araca/araçlara;
çok ama çok paraya
sahip olmak bizi daha iyi insan yapmayacaktır.
Yukarıda sayılanların hepsi biz hiç bir ekstra gayret göstermeden sahip olduğumuz, olabileceğimiz şeyler olabilir.
Oysaki değerler ve idealler öyle değildir.
Neyin uğruna yaşadığınızdır;
hangi değer ve ilkelerle renkledirdiğinizdir hayatınızı...
Ötekini berikini horlayıp aşağılayarak, hakaret ederek daha değerli olunamayacaktır muhtemelen;
değerli olanı paylaştıkça daha da artacaktır sahip olduklarınız ve paylaştıklarınızın kendisi.
Seçtiğiniz nick/mahlas sizin olmak istediğinizdir.(buna ben de dahilim)


Uzun ama güzel...

@silvershadow ayrıldımı 2018 den beri yazmamış...
 

Geri
Üst Alt